Ofis Mekanında Verimlilik ve Aydınlatma Tasarımı

Çağrı Kaan Çetin
Habif Mimarlık
Aralık|2018
Makale

Bu yazı “Productivity and Lighting” başlığı ile İngilizce olarak “Konsept Projeler” dergisinde yayınlanmıştır.

Ofis Mekanında Verimliği Artıran Faktörler

Ofis mekanın özellikleri ve şirketin kendi kültürü ile yarattığı çalışma ortamı direkt olarak ofis verimliliğini etkileyen iki ana başlıktır.

Mekandan kaynaklanan etmenler büyük ölçüde mimarın kontrolündedir.

“Ofis”i özünde içinde insan ve iş akışlarının sağlanacağı bir makine olarak tanımlamayı tercih ediyoruz.

Bu bağlamda, verimliliğin sağlanması için, öncelikli olarak bu makinenin işlevini yerine getirmesi ve doğru çalışır olması şart. Bu sebeple ofis verimliliğine en büyük etki, mimarın ilk yerleşim kararlarında gerçekleşir. Doğru çalışmayan bir makinenin doğru ürünleri kısa sürede üretebilmesi beklenemez. Ancak, tabii ki, işlevsel kurguların doğru gerçekleşmesi tek başına yeterli değildir;  mekanın boyut ve oranları doğru tasarlanmalı, havalandırma ve iklimlendirme sistemleri yeterli konfor ve sağlık koşullarını sağlamalı, akustik konfor yeterli düzeyde olabilmeli, aydınlatma tasarımı doğru şekilde gerçekleşmeli, görsel ihtiyaçlar doğru şekilde karşılanmalıdır. Tüm bunlar bir arada sadece fiziksel etkileri oluşturmakla kalmaz, aynı zamanda çalışanların psikolojisi üzerinde direkt etkilidir. Mekan; mahremiyet ihtiyacı, davranışsal ve toplumsal gereksinimler ve estetik beklentileri karşılamakla ve kullanıcısının psikolojisini iyi yönde etkilemekle yükümlüdür.

Markafoni ve Ünlü Co Karşılama Mekanları; İki farklı kültür, İki farklı mekan, İki farklı aydınlatma tasarımı

Şirket kültürü ise, mimarın direkt olarak üzerinde kontrolü olmayan ancak mutlaka ele alması ve göz önünde bulundurması gereken, müdahale ve kontrolü daha zor, daha soyut bir etmendir. Şirket yapısının çalışan profili ile uyumu, çalışma tarzı ve süreleri, ofisin faaliyet gösterdiği sektör ve şirketin bu sektöre yaklaşımı gibi maddelerin hepsi çalışan psikolojisi ve verimlilik üzerinde ciddi etkiye sahiptir. Mimar ofisi tasarlarken bunları doğru analiz etmeli, güçlü yanlarını daha güçlü olarak mekana aktarmalı, zayıf kaldığı noktalara ise mekânsal çözümler getirebilmelidir.

Ofiste Verimliği Etkileyen Bir Faktör Olarak Aydınlatma, Önemi ve Verimlilik Üzerindeki Etkileri

Mekanı algılamada görme öncül duyudur;  mekanın hem fiziksel hem de psikolojik etkilerinin kullanıcı üzerinde gerçekleşmesinde büyük rol oynar. Görme ise çevremizdeki cisimlerden yansıyan ışığın göze ulaşması ile gerçekleşir. Dolayısı ile yansıyacak ışık olmadan, görme de olmaz. Görme olmadan mekan algımız kısıtlıdır. İşte burada aydınlatmanın önemi ortaya çıkar. Aydınlatma tasarımı ise; mekanın görülmesini sağlayan ışık üzerinde mimarın uyguladığı kontrol mekanizmasıdır.

Işığın günümüzdeki estetik ve konfor arayışı için kullanımının yanında, çok daha ilkel, çok daha insanın özünde olan bir işlevi daha vardır: Işık beynimizdeki güvenlik ve rahatlık hissi ile doğrudan ilişkilidir.

Yakılan ilk ateşin verdiği ışıktan beri, ışık sadece kendi başına bile bir mekanı tanımlayabilecek etkiye sahiptir. Bu simgesel ve soyut anlam da aydınlatma tasarımı yapılırken göz önünde bulundurulmalıdır.

Günümüz insanı vaktinin büyük çoğunluğunu ofislerde geçirmektedir. Bu doğrultuda yapılan işin doğru şekilde, verimli ve sağlıklı gerçekleşebilmesi için; iyi bir görsel algı oluşumuna dolayısıyla yüksek bir görsel verime ihtiyaç duyulur. Uzun süreli verimlilik için mekan aydınlatmasının, kullanıcıya uzun süreli bir görsel konfor sağlaması gerekmektedir. Çalışma ortamlarının işleve ve mekana uygun olarak aydınlatılması çalışanların aydınlatmaya dayalı memnuniyetini, görsel konforunu ve psikolojisini olumlu yönde etkilemekte, böylece işin sağlıklı, kolay, hızlı ve doğru şekilde yapılmasını sağlamaktadır.

Yapılan araştırmalarda iş yorulmalarının büyük çoğunluğunun göz yorgunluğu sebebiyle gerçekleştiği ortaya çıkmıştır. Ofislerde çalışma hızının ve veriminin artması, hata oranının azalması, iş kazalarının önlenmesi, başarı oranının yükselmesi, işe bağlılığın artması ve yorgunluğun azalması doğru tasarlanmış bir aydınlatmanın sonuçlarıdır.

Ofislerde Aydınlatma Tasarımında Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar

Bir ofiste aydınlatma tasarımına başlarken her şeyden önce iki ana noktayı ele almak gerekir; işlev ve mekanın özellikleri. Yapılan ofisin ne ofisi olduğu bu noktada önemlidir. Sürekli bilgisayar başında sabit olarak çalışılan bir ofis daha genel aydınlatma ağırlıklı ve özellikle ekran kamaşması sorununu engelleme öncelikli bir yaklaşım gerektirirken, toplantı ve ortak çalışma kültürünün dağa ağırlıkta olduğu, masa başı çalışma yerine daha rahat ve esnek çalışma yöntemini tercih eden bir şirkette daha bölgesel ve dinamik bir tasarım gerekebilir.

Ofis’in yer alacağı mekanın kat yüksekliği, derinliği ve tavan yapısı gibi fiziksel özellikleri de, aydınlatma tasarımı için önemli verilerdir. Bu yüzden ofisin yer alacağı alanın çok iyi analiz edilmesi, alana uygun ürün seçimi ve çözümlerin gerçekleştirilmesi gerekir. Mekanın aldığı doğal gün ışığı, aydınlatma tasarımında çoğunlukla göz ardı edilebilen ancak çok önemli bir konudur. Yapılan araştırmalarda çalışanların %96’sının yapay ışığın aksine, doğal ışık altında çalışmayı tercih ettikleri ortaya çıkmıştır. Gün ışığından faydalanmanın psikolojik etkilerinin yanı sıra, fizyolojik olarak da insan sağlığına olumlu etkileri vardır. Bunun yanında ekonomik olarak da pasif aydınlatma önemli bir girdidir.  Günümüz ofis mekanlarında yapı derinliği ya da kısıtlı cephe açıklıkları gibi nedenlerden dolayı, çalışanlar gün ışığından yeterince faydalanamamaktadır. Ayrıca gün ışığından dört mevsim eşit şekilde faydalanmak da mümkün olamamaktadır. Tüm bunların ışığında sadece aydınlatma ürün seçimi ve hesaplamaları aşamasında değil, ilk yerleşim kararlarını verirken çalışanların mümkün olduğunca bu kısıtlı gün ışığından faydalanabiliyor olmaları gözetilmelidir. Mekansal yerleşim ve organizasyonlarda doğal ışıktan faydalanım göz önünde bulundurulmalıdır. Doğal ışığın yetersiz kaldığı noktada yapay aydınlatma çözümleri ile desteklenmelidir.

Aydınlatma genel ve bölgesel aydınlatma olarak ikiye ayrılarak planlanmaktadır. Genel aydınlatma daha çok açık ofis alanlarında kullanılan, alanın eşit düzeyde, optimum konfor koşullarında aydınlatılması olarak tanımlanabilir. Bölgesel aydınlatma ise, genel aydınlatmanın yetersiz kalabildiği durumlarda, veya estetik ve işlevsel kaygılar ile özel ek aydınlatmaya ihtiyaç duyan durumlarda tercih edilir. Bu iki aydınlatma tipi arasındaki denge önemlidir. Sürekli ve kuvvetli aydınlatmanın kullanıcı psikolojisi üzerinde kötü etkiler yarattığı bilinmektedir. Bölgesel aydınlatma daha dinamik ve esnek bir etki yaratabiliyorken, aydınlık ve loş alanların fazlalığı, dereceleri ve aralarındaki geçişler çalışanların gözünü yormakta ve verimi düşürmektedir.

Aydınlatma sistemlerinde esneklik de, çalışanların ihtiyaç duyduğu noktalardan biridir. Araştırmalarda çalışanların aydınlatma düzeylerini kontrol edebildiklerinde daha mutlu oldukları görülmüştür. Aydınlatma tasarlanırken bu girdi de göz önünde bulundurulmalı, özellikle kalabalık ofisler otomasyon sistemleri ile desteklenmelidir.

Bütçesel kaygılar tasarımın her aşamasında olduğu gibi, aydınlatma tasarımı için de önemli ve gerekli bir kısıtlayıcıdır. Bu noktada sadece ilk kurulum maliyeti düşük çözümlere yönelmek, ofisin yaşam döngüsünde daha fazla masrafa sebep olmakta iken, ekoloji ve sürdürülebilirlik açısından tatmin edici sonuçlar sağlayamamaktadır. Bu bağlamda bakım ve işletim maliyetleri ile kurulum maliyetlerini iyi bir dengede tutan ürün ve sistem çeşitlerine ihtiyaç vardır. Gün ışığı, mevsim ve kullanıma göre aydınlatma düzeyini kontrol eden otomasyon sistemleri yüksek ilk kurulum maliyetine karşılık, özellikle kalabalık ofislerde ekonomi, işletim ve kullanım kolaylığı sağlarken, aynı zamanda yoğun kullanılan bir ofisteki esneklik ihtiyacını da karşılayarak, uzun vadede doğru bir yatırım olarak değerlendirilebilir.

Enstalasyon Öğesi Üzerine Uygulanan Aydınlatma ile Işık – Gölge Oyunu Yaratılması, Markafoni Store

Aydınlatma, mimarın hayalindeki konseptin gerçeğe aktarılmasında ve vurgulanmasında önemli bir oyuncudur. Mimar için iyi bir estetik araç iken, kullanıcının mekandan beklediği görsel etki performansını da karşılar. Tek bir spotun eksik ya da fazla olması bile, yapılan bir tasarımın gösterilmesi ve mimarın amaçladığı duygunun kullanıcıda canlandırılmasında kritik rol oynar. Renklerin ve malzemelerin doğru algılanması da doğru aydınlatma ile mümkündür.

Aydınlatma tasarımın öznesi sadece aydınlatma eleman ve sistemleri değil, aynı zamanda aydınlatmanın yansıyacağı yüzeylerin tasarımıdır.

Vurgulayıcı bir karşılama mekanı, loş ve aydınlık alanların iyi dengelendiği bir rahatlama alanı, iyi aydınlatılmış ve gözü yormayan bir açık ofis çalışanlar üzerinde doğru etkiyi bırakarak verimliliği artıracaktır.

Yukarıda bahsedilen tüm bu noktalar ve daha fazlası ile aydınlatma tasarımı son derece kompleks ve kritik bir konu olmakla beraber, artık kendi başına bir disiplindir. Bu bağlamda mimarın ilk konsept aşamasından itibaren, iyi iletişim kurabildiği bir profesyonelden destek alarak, beraber çalışması çok önemlidir. Aydınlatma tasarımı profesyonelleri hem gerekli hesaplama ve testleri yaparak mimarın üzerindeki teknik yükü hafifletecek, hem de estetik olarak doğru ürünlere yönlendirerek doğru tasarımın sağlanmasında kritik rol oynayacaktır.

Güncel Aydınlatma Teknolojileri ve LED Aydınlatma Sistemleri

Gelişen teknoloji ve zamanın ruhuyla insanların çevresel hassasiyetlerinin de artması ile beraber, LED aydınlatmalar sadece ofis değil, tüm aydınlatma tasarımında, nerede ise alternatifsiz, tek sistem haline geldi.

LED, İngilizce açılımı ile “Light Emitting Diode”, yani “Işık Yayan Diyot”; elektrik enerjisini ışığa dönüştüren yarı iletken aydınlatma teknolojisidir. İlk kez 60’lı yıllarda, özellikle elektronik cihazların ön panellerinde kısıtlı bir kullanımı varken, gelişen teknoloji ile beraber artık konvansiyonel ampullerin yerini almaya başlamıştır. LED ampuller; düşük akımla ve düşük voltaj ile; yüksek seviyede parlaklık ve ışık yoğunluğuna sahip, daha verimli, düşük ısı yayımlı, dirençli, uzun ömürlü, kolay programlanabilen çözümler sunmaktadır. Daha yüksek yatırım maliyelerine karşı ömürleri daha uzun ve işletme maliyetleri daha düşüktür. LED Sistemler aynı zamanda otomasyon sistemleri ile daha esnek çözümlere izin verirler. Otomasyon sistemleri LED’in sağladığı avantajlar ile sadece ekonomi ve sürdürülebilirlik odaklı otomasyon sistemlerinde değil, aynı zamanda çok daha görsel ve sıra dışı estetik özellikte enstalasyon ve uygulamalarında kullanılabilir. Benzer bir enstalasyon sistemini Hakan Plastik – Georg Fischer ofisinde, İsviçreli firma yetkilileri ile birlikte çalışarak uyguladık. Gün içinde farklı renkteki Led’lerin yanarak haraketli ve dinamik bir görüntü sağladığı, firmanın kurumsal kimliğini ifade eden “Sparkling Wall” sayesinde hem çalışanlar hem de ofis ziyaretçileri üzerinde akılda kalıcı bir etki sağlanmış oldu.

Sparkling Wall: Georg Fischer Hakan Plastik Ofisindeki Led Işıklı Enstalasyon Duvarı

Ofisin genelinde uygulanan otomasyon sistemlerine bir örnek olarak; önde gelen bir LED Aydınlatma Armatür üreticisi ile, teknoloji firması İnnogy’nin Prag ofislerinde özel LED aydınlatma ve otomasyon sistemleri için iş birliğine gidilmiştir. Ofise yerleştirilen LED aydınlatma sistemleri, ofis genelinde bulunan sensörler ile birlikte çalışarak, gün içinde aydınlatmanın güç ve renk değerini değiştirerek verimin artırılması hedeflenmiştir. Bu sistem sadece gün ışığını algılayarak ışık kontrolü yapmak amacında değildir, günün farklı saatlerinde çalışan davranışlarına ve alışkanlıklarına göre kendini adapte edebilmektedir. Örneğin aydınlatma tasarımcıları, öğle yemeğinden sonra çalışanların üzerinde oluşan ağırlığın, öğleden sonra aydınlatmadaki ışık değerini değiştirerek çalışanların üzerinde yemekten sonra içilen bir kahve gibi bir etki yaparak, onları canlandırdıklarını, daha enerjik ve verimli çalışmalarını sağlayabildiklerini belirtmişlerdir.

Verimli Aydınlatma Tasarımı

Ofisin tasarım aşamasının sonunda aydınlatma ürünlerinin seçildiği değil, ancak ofisin doğal ve yapay aydınlatması ile ilgili ihtiyaçların ilk tasarım kararlarından beri ele alındığı bir yaklaşım ile verimli aydınlatma tasarımının uygulanabilmesi mümkün olmaktadır. Doğal ışıktan kontrollü şekilde tüm ofis çalışanlarının mümkün olduğunca faydalanabildiği, yapay aydınlatmalar ile yeterli ve doğru şekilde desteklenen bir aydınlatma tasarımı bir ofis için vazgeçilmez ihtiyaçtır.

Aydınlatma tasarımı içinde hem teknik hem de estetik bağlamda çok fazla veri ve parametre bulunan, her geçen gün daha fazla gelişen ve büyüyen, ürün seçimi anlamında çok farklı ve geniş bir yelpazeye sahip apayrı bir disiplin haline gelmiştir. Bu kadar kapsamlı bir başlıkta mimarın çözüme tek başına ulaşabilmesi artık günümüzde mümkün olamamaktadır, verimli bir aydınlatma sistemi için, profesyonellerden projenin her aşamasında destek almak şarttır.

Verimli bir aydınlatma tasarımı için öncelikli olarak mekanın mevcut durumunun iyi analiz edilmesi, her ofis için değişen ihtiyacın doğru belirlenmesi, gelişen teknolojinin takip edilmesi, optimum aydınlatma konfor koşullarının sağlanabilmesi, ürün ve sistemlerin doğru şekilde uygulanabilmesi gerekmektedir. Mekanı algılarken en çok kullandığımız duyumuz olan görmenin gerçekleşebilmesi için ışık şarttır, ve bu ışığın nasıl sağlanacağı sorunu mimari için temel sorulardan biridir. Doğru aydınlatma tasarımı ile bu soruya doğru cevap verebilmek ve ofis için kullanıcı, ekolojik ve ekonomik verimliliği sağlamak mümkündür.

There are no comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Start typing and press Enter to search

Shopping Cart